26 Ocak 2010 Salı

Künefe

3 saate, 5 farklı pratik tarifi sığdırdığımız günlerden biriydi geçen hafta. Tarifleri veren Ferda Abla olunca herhalde bu kadar kısa bir sürede bu kadar çok çeşitin çıkmış olması Ferda Abla'yı tanıyanları şaşırtmamıştır. Güzel tariflerinin yanında hoş ve sıcak sohbetiyle kendimi adeta Oktay Usta'nın mutfagına konuk olan mısafirler gibi hissettim, sonunda hepsinden de bir güzel tadıp heerbirine ayrı ayrı puanlar verdim, hatta bu puanlamaya sevgili eşimi de ekleyerek eve "to go" paketi hazırlattım, ailecek çok beğendik tariflerini Ferda Abla, bir sonraki davetini sabırsızlıkla bekliyorum ;)

Şerbetli tatlıları pek sevmem, (Antep fıstık sarmasını, kayınvalidemin şekerparesini ve künefe tatlısını istisna kılıyorum) Künefe tatlısını en son eşimle birlikte, İzmir'e gittiğimizde Karşıyaka'da yemiştik, üzerinde de antep fıstıklı dondurma vardı, nerde yediğimi hatırlamıyorum ama tadı harikaydı, en son TR ziyaretimde, TR'de yenilmesi gereken tadlar arasındaki listenin en başında şüphesiz künefe vardı, ama çok fazla davet, yemek, iltifat olunca dışarıda künefe yemeye hiç mi hiç zamanım olmadı, uçağa bindiğimde aklımda hala yiyemediğim künefem vardı...

Sağolsun Ferda Abla, o kadar işinin gücünün arasında üşenmeyip sırf ben çok özledim diye yaptı, çok özlediğimden midir nedir tadı harikaydı, yaş kadayıf bulduğum ilk fırsatda birde ben deneyeceğim inşallah.

Efendim, bu kadar uzun bir giriş yazısından sonra gelelim malzemelere ve tarife...

Malzemeler
  • 1 stick (125 gr) tereyağı veya margarin
  • Tavanızın büyüklüğüne göre 2 veya 4 cup (shredded beyaz kadayif) yaş kadayıf (Bunu göz kararı kendinizde ayarlayabilirsiniz)
  • Taze Mozarella ( veya dil peyniri)
  • Süslemek için ceviz veya antep fıstığı tozu

Şerbeti İçin

  • 1 su bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı su
  • Birkaç damla limon suyu

Künefeyi yapmadan önce şerbeti hazırlıyoruz. Şerbet, kaynamaya başladıkdan sonra altı kısılıp, 10 dakika daha ocakda kaynatılır, soğuması için kenara alınır.

Yapılışı

  • Tereyağını eritelim ve soğuması için bir kenara bırakalım.

  • Taze kadayıfı poşetinden çıkartmadan elimizle nazikçe tutup çekelim. (Birbirine yapışmasın tane tane olsun diye) Bu işlemi çok uzun yapmıyoruz. Bu resimde görülen de paketin tamamı değil, kullanacağınız kadarını poşetde bırakıp bu işlemi yapıyorsunuz.

  • Kadayıfları birbirinden ayırdıkdan sonra erittiğimiz yağ tenceresinin içine atıp harmanlıyorsunuz. (İsterseniz bu aşamada renk versin diye biraz pekmezde ekleyebilirsiniz)

  • Kadayıf karışımını ikiye bölüp yarısını tavaya ince bir tabaka halinde yayıp, elimizle üzerinden bastırıyoruz.

  • Orta kata dilimlediğimiz taze mozarellalarımızı koyuyoruz.

  • Tencerede kalan diğer kadayıfları da peynirin üzerine döküp peynirler gözükmeyecek şekilde kapatıp yine elimizle bastırıyoruz. (Elimizle bastırma işlemi çok önemli, zira daha ince bir tabaka ve arada kalan boşlukların kapanması için önemli bir noktaymış)
Orta ısıda ayarladığımız ocağa tavamızı koyup, ince bir spatula yardımı ile kenarlarından bastıra bastıra pişiriyoruz. (Bu aşamada kadayıfların tavanın kenarına peynirle birlikte yapışmasın diye ayırmak için önemliymiş)

  • Spatula ile kadayıfın kenarından hafifçe kaldırıp altının pişip pişmediğini kontrol ediyoruz, eğer pişmiş ise tavamızın çapı büyüklüğünde tabağı üstüne kapatıp ters çeviriyoruz.

  • Resimde de görüldüğü gibi altı nar gibi kızarmış ;)

  • Tabaktakı künefeyi nazikçe tavaya doğru kaydırıyoruz, bu aşama da önemli, birden koyarsanız künefe parçalanabilir. Diğer yüzünün de pişmesi için aynı işlemleri uyguluyoruz.
Altı da kızardıkdan sonra servis tabağına alınır. Servis tabağı biraz çukur olursa, şerbet sonrası, emilmeyen şerbetler tabakdan dışarıya akmamış olur.

  • Şerbet güzelce heryerine denk gelecek şekilde dökülür. Şerbet oda sıcaklığında, künefe ise sıcak olması gerekiyor. (Ben çok şerbetli sevmediğim için, şerbet ölçüsünün yarısını döktük, kafi geldi)
  • Bıçakla üçgen dilimlere ayrılır, içine çekmeyen şerbet var ise dilimlenme esnasında bu işlemle şerbet emme işlemine yardımcı olunur.

  • ikram edilecek dilim ikram tabağına alınır, üzerini istediğiniz şekilde süsleyip sıcak servis yapılır.



Tarif için Ferda Abla'ya çok teşekkür ediyorum, denemek isteyenlere şimdiden afiyet olsun...

Yorum yazan arkadaşım Tuba, farkli peynir çeşitlerinden de yapılır mı diye bir soru yöneltti, cevabını ise Aslıhan verdi bende diğer merak edenler için buraya Aslıhan'ın cevabını yayınlıyorum

"...Normalde künefe sade Hatay peynirinden yapılır. Bu normalde yenmeyen, sadece künefede kullanılan bir peynirdir. Sanırım sizin ABD'de bulmanız olanaksızdır bu peyniri. İzmir'de yediğini beğenmişsin, hele bir de Urfa'da yesen. Ben başka memleketlerde de tattım. Güzel bir tatlı olabilirdi ama gerçek künefeyle alakaları yoktu. Canım Urfam'da künefenin yapılışını tarihi Hacı Abdurrahmanoğulları kinefecisinde tek tek aşama aşama izledim. Yağ sadece tepsinin altına sürülüyor. Üstüne çiğ kadayıf döşenip bastırılıyor. Sonra künefe peyniri,sonra yine çiğ kadayıf."

23 Ocak 2010 Cumartesi

Çok Yakında Eklenecek Tarifler

Hangi tarifden başlamalı ben karar veremedim siz ne dersiniz? En çok hangi tarifi merak edersiniz? İlk önce hangisini görmek istersiniz? Yorumlarınızı bekliyorum ;))

***Resimleri orjinal boyutlarında görmek için lütfen resimlerin üzerini tıklayıp, resmin açılmasını bekleyin.


Resimde yer alan harika topların ismi (bol kalorili) truff, kullandığınız çikolatanın kalitesinde göre tadında farklılık gösteren bu toplar iştah kabartıyor değil mi? Tarifi benden ;)

Üçlü Çikolata kaplı süpriz topların tarifi Ferda Abla'dan

Onun hemen altındaki enfes krema dolgulu, profitrol görünümlü, yumuşacık topların tarifi ise benden, hepsi de onu yeme, beni ye diye göz kırpıyor, hangisinden başlamalı dersiniz? _________________o_________________

İlk resimdeki üçgen sodalı böreklerimizin tarifi bana,

İkinci resimdeki cascanlı, rengarenk, lezzetlimi lezzetli kısırın tarifi Remziye'ye

Üçüncü resimdeki pide görünümlü, patatesli pide dilimlerinin tarifi Nuray Abla'ya,

Dördüncü resimdeki su böreği görünümlü pratik mi pratik Sodalı böreğin tarifi Ferda Abla'ya

Beşinci resimdeki Paskalya çöreği görünümlü çıtır poğaçalar da Ferda Abla'ya

Altıncı resimdeki ev yapımı nefis peynirin yapımı da Ferda Abla'ya ait.
_________________o_________________

İlk resimde yer alan tarifimiz Nuray abla'ya ait ismi "Muhallebili Kadayıf "

İkinci resimde yer alan ay kurabiyelerin tarifiyse bana ait

Üçüncü resimde yer alan tek kişilik tiramisuların tarifi de benden,

Son resimdeki mükemmel ötesi Künefe tarifi ise Ferda ablaya ait.

15 Ocak 2010 Cuma

Tarçınlı Kurabiye



Düşünüyorum, taşınıyorum, bu kurabiyeden daha lezzetlisini, daha ağızda dağılanını yediğimi hatırlamıyorum.

Bu kurabiyenin bir numaralı fun'ı ben olmadığım için, Atlanta'da tadan herkes tarafından çok beğenilen bir kurabiye ünvanı aldığından dolayı, bende blogumda yayınlamazsam çok fazla şey kaybedeceğimi düşünüp, tarifi bekleyen sevgili arkadaşlarımı daha fazla bekletmeme adına hemen yayınlıyim dedim.

Bilin bakalım, bu lezzetli mi lezzetli, harika taddaki, kurabiyemizi kim yapmış olabilir?

Malzemeler
  • 2 su bardağı (400 ml) mısır nişastası
  • Yarım çay bardağı hindistan cevizi
  • 1 su bardağından biraz az pudra şekeri (180 ml)
  • 1 su bardağı çekilmiş ceviz
  • 1 paket (2 stick)oda sıcaklıgında eritilmiş tuzsuz margarin veya tereyağı
  • 1 paket vanilya
  • 1 su bardağı (200 ml) un

Üzerini Süslemek için

  • Tarçın

Yapılışı

Un Hariç, bütün malzemeler yoğurma kabına alınır.

Yoğrularak hamurun içindeki malzemeler birbirine iyice karışması sağlanır. Un sonradan yavaş yavaş ilave edilir. Un miktarını ayarlamak çok önemli, az ilave edilirse kurabiyeler pişerken biraz dağılıyorlar, çok ilave edilirse kurabiyeler pişerken sertleşiyor ve ağızda dağılan kkurabiye çeşidinden olmuyor malesef, unu sonradan ve azar azar eklemenın sebebi budur.

Lokum gibi yumuşacık bir hamur elde edene kadar yoğrulur.


Hamurdan İstenilen büyüklükte parçalar alınır ve yuvarlanır. Önceden yağlanmış ya da yağlı kağıt serili tepsiye dizilir.
325 F'da 150-160 C'de yaklaşık 20 dakika pişirilir. Kurabiyelerin üzeri beyaz, altları hafıf pembemsi olana kadar pişirilir.
Piştikden sonra fırından çıkartılır, soğuması için beklenir. Soğuduğuna emin oldukdan sonra üzerlerine tarçın serpilir.

Ağzı kapalı bir kapta en az bir hafta aynı tazelikde muhafaza edilebilir.


Kurabiyeyi kimin yaptığını tahmin edemeyenler için burdan ismini deşifre etmek istiyorum :) O Atlanta'dakı gelmiş geçmiş pastane tadında kurabiyeler yapan yegane isim,

O Kurabiye denilince akla gelen ilk isim

Tabiki bu isim Remziyeeeee, Atlanta'ya ve blog dünyasına bu tadı tattırdığın için sana sonsuz teşekkürler :)

11 Ocak 2010 Pazartesi

Aşure

Türk Bakkalı'na aşurelik buğdayın geç gelmesi sebebiyle bu seneki aşuremi bende zamanında yapamamış oldum, zamanında yapamamış olsamda bu seferki yaptığım hem çok beğenildi hemde çok bereketliydi, bir çok kişiye nasip oldu yemek, yiyenlerden olumlu dönütler almak beni çok mutlu etti, geç olsada yapmış olduğum aşurenin tarifini paylaşıyorum, yapmak isteyenlere kolay gelsin şimdiden ;)

Malzemeler
  • 750 gr aşurelik buğday
  • 1,5 su bardağı nohut
  • 1 su bardağı kuru fasulye
  • İsteğe bağlı 1 kahve fincanı pirinç (ben kullanmadım)
  • 6-7 adet kuru incir
  • 10-15 adet kuru kayısı
  • 10-15 adet kuru ananas (bende vardı kullandım, illa kullanılmak zorunda değil)
  • 1 su bardağı kuru sarı üzüm
  • 1 portakal kabuğu
  • 1,5 kg toz şeker
  • 4-5 adet karanfil
  • 1 yemek kaşığı mısır nişastası (pirinç kullanıyorsanız nişasta kullanmanıza gerek yok)
  • İsteğe bağlı 1 paket vanilya (iki farkli tencerede pişirilirse iki paket kullanmanızı tavsiye ederim)
  • İsteğe bağlı 1 adet küp küp doğranmış elma (ben bu sefer kullanmadım)
  • İsteğe bağlı ocakdan indirildikden sonra birkac damla gul suyu da ilave edilebilir.

Üzerini süslemek için

  • Tarçın
  • Nar
  • Hindistan cevizi
  • kavrulmuş fındık, ceviz, badem
  • Çekilmiş çam fıstığı
  • Aşurenin içine katılan kuru meyvelerden de üzerine süslemek için birazı ayrılabilir.

Yapılışı

  • Bir gece öncesinden buğday elimizle iyice ovarak ve duru su elde edene kadar yıkayalım, ben suyunu 6 kere değiştirdim, ilk ıslatıldığında sarı renkli bir su oluyor, suyunu değiştirip yıkadıkça rengi açılıyor.
  • Suyun rengi durulunca buğdayların üzerini kapatacak kadar su ekliyoruz ve buğdayların şişmesi için sabaha kadar bekletiyoruz. (Fasulye ve nohut konserve kullanılmayacaksa onlarda birgün öncesinden ıslatılarak şişmesi için bir gün suda bekletiliyor)

  • Sabahleyin buğdayın suyunu değiştirip varsa büyük bir tencereye yoksa buğdayı ikiye bölüp, farklı iki tencerede, buğdayların üzerini 4 parmak geçecek şekilde su ilave edip buğdaylarımızı pişiriyoruz
  • Kuru meyveleri, incir hariç hepsini sudan geçirip yıkıyoruz, sonrasında bir kaba alıp hafif yumuşayana kadar pişiriyoruz. (İnciri ayırma sebebimiz, çekirdekleri çabuk dağıldığı için aşurenin rengini değiştirebiliyor, inciri ocakdan inmeye yakın içine atıyoruz.) Kuru meyveleri pişirmeden direk de ilave edebilirsiniz, ben yumuşasınlar diye birazcık haşladım.
  • Portakalın kabuğunu soyup beyaz zarından ayırıp minik minik doğruyoruz (istenirse rendelenebilirde), acısının çıkması için biraz suda bekletiyoruz.

  • Nohutu ve fasulyeyi konserve kullanmayacaksak, farklı tencerelerde yumuşayana kadar pişirip, pişen göcelerin içine ilave ediyoruz, konserve kullanacaksanız, yıkayıp süzdükden sonra pişen buğdayların içine atıp karıştırıyorsunuz.
  • Kıvam çok koyu olursa kaynamış su ilavesi yapabilirsiniz, genelde şeker ilavesinden sonra kıvam sulanıyor zaten, gerek de olmayabilir.
  • Pişen buğdayın içine nohut, fasulye ilavesinden sonra kuru meyvelerimizi suyunu süzüp tencereye ilave edip birkaç dakika karıştıra karıştıra pişiriyoruz.
  • Karanfilimizi ve suyunu süzdüğümüz portakal kabuklarını ilave ediyoruz.
  • En son şeker ilave ederek, kaynamaya başladıkdan sonra ocağın altını kısıp 4-5 dakika kısık ateşte pişirip, istenirse tad versin diye vanilya ilave edilebilir.
  • Sıcakken kaselere boşaltıyoruz.
  • Üzerini arzu ettiğimiz şekilde süslüyoruz.

Bu Ölçüden yaklaşık 40-45 kişilik çıkıyor. Afiyet Olsun efendim ;)

Resmi orjinal büyüklükte görmek için üzerini tıklayın.

7 Ocak 2010 Perşembe

Kıymalı Pide

O Atlanta'nın gelmiş geçmiş en güzel aşçılarından biri,
O mükemmel bir misafirperver,
O bütün öğrencilere anne tadında yemekler pişiren harika bir anne,
O hamarat mı hamarat, mütevazi mi mütevazi, elinden herşey gelen müstesna bir şahsiyet,
O ve ailesi çok ama çok yardımsever (Türk Festivaline giderken iki gün üst üste arabamın aküsü bitmesi münasebetiyle beni yarı yolda bırakmayıp gelip yardımcı olmuşlardı bunu hiç unutamam hızır gibilerdi mübarek )


O, O, O onun hakkında sayılacak sanırım çok fazla şey olmasına rağmen Top listemizi şimdilik 5 madde ile sıralayalım, (Hala kim olduğunu bulamadıysanız sizin Atlanta'da yaşamadığınızı varsayıyorum ;)

Ne zamandır alacaktım şu pide tarifini, ama bir türlü denk gelmiyordu, neyseki bugün günler öncesinde planlanıp pide tarifi alınmaya gidildi, O da ne! yine sofra donatılmış, A'dan Z'ye herşey kısa bir sürede hazırlanıp sofraya buyur edilmişti, sözde tarif almaya gidildi ama bunun yanında baya bi sofradaki tadlardan tüketildi, yediklerimizi eritelim bahanesiyle masadan kalkılıp pide yapma aşamaları bir bir resmedildi, sonrasında fırından yayılan misssss gibi pide kokuları etrafı sarmışken birazdaha oturuldu, sohbet edildi ve gidecek olanlara paket yapıldı, kalanlara ise (yani bana) yeni demlenen çayla birlikte sıcacık, miss gibi pidelerden ikram edildi, yemek bulunca ye sloganından yola çıkarak tabakda ne var ne yok hepsi tüketildi, yetmedi bide eşimin için ekstra bir paket yapıldı, Atlanta'ya düşen ilk kar taneleri ile de giriş kısmına ara verilip tarife geçildi ;)

Malzemeler

Hamuru İçin

  • 2 su bardağı ılık su
  • 4 su bardağı un
  • 1 tatlı kaşığı toz maya
  • 2 tatlı kaşığı toz şeker
  • 1,5 tatlı kaşığı tuz
  • 2 yemek kaşığı sıvıyağ

Kıyma Harcı için

  • Yarım kg kıyma
  • 2 orta boy domates
  • 1 büyük kuru soğan (veya iki küçük)
  • Maydonoz
  • 2 yemek kaşığı biber salçası
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı biber
  • 1 tatlı kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı kimyon
  • 1 tatlı kaşığı tuz

Kıymalı Harcın Hazırlanışı

  • İşin püf noktası bir gün öncesinden doğranmış ya da blendırdan geçirilmiş soğanla kıymayı yoğurup buzdolabından dinlendirmek, ertesi gün diğer malzemelerle karıştırıp yoğurmakmış, böyle olmasının sebebi kıymalar piştikden sonra pidenin üzerinde sabit kalıyormuş, dağılıp dökülmüyormuş.
  • Domatesler blendırdan geçirilir
  • Maydonozlar elde minik minik doğranır.
  • Baharatlar,tuz ve salça da ilave edilerek, hepsi soğanlı kıymaya eklenip yoğurulur.

Yapılışı

  1. Bütün malzemeleri varsa ekmek makinesinde bir gün önceden yoğurtup içinde bekletiyorsunuz, ekmek makineniz yok ise elinizle yoğurup en az yarım saat dinlendiriyorsunuz.
  2. Portakal büyüklüğünde bezeler alıp yuvarlıyorsunuz
  3. Açacağınız bezeyi önce elinizle üzerine bastırıp boyuna boyuna çekiyorsunuz.
  4. Uzunlamasına merdane ile hamuru açıyorsunuz.
  5. Son olarak iki kenarından tutup biraz daha çekip dinlenmesi için kenara bırakıyorsunuz ve diğer yumaklar içinde aynı işlemi uyguluyorsunuz.
  6. Pidemizin üzerine bolca kıyma koyulur, bol koyulmasının sebebi pidenin daha yumuşak olması içinmiş.
  7. Kenarlar kıvrılarak parmaklarla bastırılır, (Pişme anında açılmaması için)
  8. Son olarak üzerine bastırılarak önceden yağlanmış tepsiye ya da aleminyum folyo kaplanmış fırın telinin üzerine pideler dizilir.
  9. Önceden ısıtılmış 400 F-200 C(fırına göre farklılık göstereceği için 425F de olabilirmiş) fırına pideler verilir.
  10. Yaklaşık 15-20 dakika (aralarda kontrol edilerek ) pişirilir.
  11. Çıkar çıkmaz kenarlarına tereyağı veya margarin sürülerek yumuşaması sağlanır.
  12. Dilimlere kesilerek afiyetle yenilir.

***Tarif ve bugünkü harika ikramların için çok teşekkür ederim Kıymet Ablacım, en kısa zamanda diğer tariflerini blogumda yayınlamak için sabırsızlanıyorum;)

Kahvaltı ikramlarından sadece biri ve alelacele çekilmiş kahvaltı sofrası

Instagramdan Guncel olarak takip etmek isterseniz

Followers